19 Nisan 2008 Cumartesi

Ceyda Düvenci ve Can Tardu ile Röportaj

Kanal D’nin sevilen dizisi “Binbir Gece”de acılı bir aşk öyküsünün iki kahramanını canlandıran Ceyda Düvenci ile Tardu Flordun, Kelebek’e konuştu. İkili, hem reyting rekortmeni diziyi hem de aşka bakış açılarını anlattı.

ceyda duvenci tardu flordunn Ne olacak bu Bennu’nun hali?

- Ceyda Düvenci: Ah ah, sormayın! Bennu aslında inanılmaz zeki, şirketin en iyi mimarlarından biri olmuş güçlü bir kadın, ama duygular devreye girince hiçbir şey yapamıyor. IQ seviyesi yüksek ama EQ seviyesi düşük bir kadın. Ben de bilmiyorum sonunda ne olacağını… Bence Bennu hiçbir erkek tarafından bugüne kadar çok sevilmemiş. O yüzden de severek mutlu olmayı seçmiş. Fakat bu duruma sonunda isyan edecek sanırım.

- Tardu Flordun: Kerem, iyi bir arkadaş ve iyi biri olduğu için seviyor Bennu’yu. Onun sadece iyi, temiz bir insan olmasından etkileniyor.

n Bir tarafta kendisini çok seven ama duygusal açıdan zayıf bir kadın, yani Bennu var; diğer tarafta eşini kaybetmiş, hayatta çocuğuyla bir başına kalmış, buna rağmen hem duygusal anlamda hem de iş hayatında güçlü bir kadın, yani Şehrazat var… Erkek her açıdan güçlü kadını seviyor galiba…

- T.F: Aşk bu. Onun altında çok da neden aramamak lazım. Ama erkek, dul bir kadının çocuğu ile olan ilişkisinden ve onu sahiplenmesinden etkilenebilir. Kerem’i yorumlarken ben böyle düşünüyorum. Kadının kaşından, gözünden, güzelliğinden, dilinden ziyade, dediğiniz gibi güçlü olması, ahlaklı olması Kerem’i çok etkiliyor sanırım.

n Gerçek hayatta da böyle değil midir?

- T.F: İnsanın kafasında kurduğu, uzun ilişkiye yönelmesini etkileyen durumlardır bunlar. Erkek, belli bir yaştan sonra hayatın gerçekleri ile yüzleşip, tek gecelik ilişkilerden uzaklaşıp, doğru insanı aramaya başlıyor. Ve genelde erkekler güçlü kadınlardan hoşlanıyor. Fakat burada Kerem çok çelişkili davranıyor. Bu da onu araya giren kara kedi haline getiriyor.

n Bennu seçilmekten ziyade, seçtiğini yaşamayı tercih eden bir kadın değil mi?

- C.D: Evet, aynen öyle. Kadın belli bir yaşa kadar seçer, belli bir yaştan sonra da seçilir. O senin yaşanmışlıkların ve yaşınla, iç yolculuğunlaceyda tardu bennu kerem alakalı, her an değişebilecek bir cevaptır. Ben 30 yaşındayım, neyi tercih ederim; bu çok karışık bir soru. Ama Bennu, seçtiğini yaşamayı seviyor. “Ben seçilmesem bile seçtiğimi severim ve o beni sevmese bile yanımda dursun, bu bana kárdır” diyor. Ama normal hayatta da her kadının seçme özgürlüğü var. Seçiyor ve aşkını yaşıyor.

n Erkekler ise sadece evleneceği kadını seçiyor…

- T.F: Doğru, erkekler belli bir yaşa kadar seçici olamıyor. Çünkü daha geç olgunlaşıyorlar. Dolayısıyla böyle bir gerçek var.

- C.D: Bence Bennu seçtiği şeyi her haliyle yaşamaktan mutlu. Belki de doğru olan budur. Ama bu kadar kendini yıpratmamalı. Zaten ileriki bölümlerde o da dik durmaya başlayacak.

n Size göre “Binbir Gece” Şehrazat ile Onur’un hikayesi mi?

- C.D: Bizim ilk günden beri yan rol kavramımız olmadı. “Binbir Gece”nin bu kadar insana ulaşmasının nedeni de budur, yani yan rol olmamasıdır. Bu dizide her karakter başrol. Çünkü her karakterin bir hikayesi var, izleyici o hikayelerde kendini buldu. Dolayısıyla reytingler bu kadar yukarılarda… O yüzden biz de bu hikayeye Şehrazat’ın hikayesi diye hiç bakmadık.

- T.F: Başta bir kadın, bir erkek vardır ve bir sürü yan hikaye üretirler. Genellikle de o yan hikayelerin hep içi boş olur. Seyirci bunu üç yer, beş yer, 10 yer ama daha sonra reytingler düşer ve dizi biter. Bizim kurgumuz içerisinde herkesin ayrı bir hikayesi var. Yan rol olarak görülen kişiler, iki ya da dört kişiye hizmet eden kişiler değil. “Binbir Gece” bu özelliğinden dolayı sadece üst tabakanın değil, halkın da ilgisini çekebilen bir dizi. Bu durum bir de rolünüzü nasıl düşündüğünüzle ilgili… “Ben üçüncü dereceden bir rol oynuyorum” deyip rolü öyle kabul ederseniz, öyle de oynarsınız. Ortaya köşeli, klişelerle dolu bir oyunculuk çıkar. Bana sorarsanız dizinin başrolü benim, Ceyda’ya sorarsanız o, Bergüzar’a sorarsanız kendisi, Halit’e sorarsanız yine o… Hepimiz böyle düşünüyoruz, böyle düşündüğümüz için de iş zenginleşiyor.

n Peki… Bennu ve Kerem’i ilerleyen bölümlerde neler bekliyor?

- T.F: Herkes “Onur ile Şehrazat, Kerem ile Bennu evlensin” diyor. Tamam mutlu son olsun. Oldu olacak bir de ortak düğün yapalım, izlenecek ne kalıyor geriye? Eğer bu dizide herkes toplu nikahla evlenirse, kötü bir final olur. “Binbir Gece”ye yakışmaz. Dizinin genel konsepti çelişkilere dayalı. Pozitif-negatif, gidiyorum-gitmiyorum, oluyor-olmuyor çelişkileri var. O yüzden sıradan bir sonla bitmemeli.

- C.D: Bennu’da değişimler göreceğiz. Kerem’den uzaklaşamaz Bennu, ama biraz daha kendini ortaya koymaya başlayacak. Biraz daha konuşacak ama bu nasıl ve ne şekilde olacak, bilmiyoruz.

İsmail’le ayrılığımızın nedeni bende saklı

Ceyda Düvenci: Bahsettiğim aşkı hayatımda bir kere yakaladım. Üç sene çok mutlu zaman geçirdim İsmail (Hacıoğlu) ile… Biz üç yılı olabildiğince kimseyi rahatsız etmeden yaşadık, üç yıl sonunda da kimseyi rahatsız etmeden ayrılmayı seçtik. Sebep bizde gizlidir, ama bunun nedeni ne şiddet ne de aldatmadır. Ne İsmail öyle bir adam, ne de ben öyle bir kadınım. Sevdik, birbirimize aşık olduk ve çok güzel bir ilişki yaşadık. Ölene kadar da İsmail’i hep böyle anacağım. Bir noktada hayatlarımızın ayrılması gerekiyordu. Bizim ilişkimiz affedilecek bir nedenden ötürü bitmedi. Bazı dengeler oturmayınca, olmuyor. Dolayısıyla çok sevdiğim ve çok önem verdiğim biri İsmail ve hepimiz hayatta mutlu olalım istiyorum. Bir daha bir araya gelir miyiz; böyle bir şey olmaz.

AŞK HER ŞEYİ AFFEDER

n Bu dizide aşk her şeyi affedecek mi?

- C.D: Aaaaa bilemem. Tüyo vermeyiz. Ama genel konuşursak eğer, aşk affeder tabii ki, neden affetmesin? Aşk, hayatta çok nadir yakalanan bir duygu. Ben “affetmez” diyenin aşk yaşamadığını düşünürüm. Aşkta gurur asla yoktur. Bir kadın ve bir erkek bir ilişki kuruyorsa, gururu kapıda bırakmak zorunda. Yeri geliyor kendine tahammül edemiyorsun. Başka bir adamla ömür geçirmek istiyorsan eğer, gururu kapıda bırakacaksın. Bir aşk kadını olarak böyle düşünüyorum.

n Tardu Flordun ne düşünüyor bu konuda?

- T.F: Dizide affedecek mi, ben de bilmiyorum. Bence insanın ruhunda kaybetmemesi gereken duygular vardır ve bunlardan en önemlisi de aşk ve aşık olabilme dürtüsüdür. Bunu kaybettiğiniz zaman zaten genel anlamda insan sevgimizi kaybederiz ve içi boş bir hayat ya da duygu zannettiğimiz şeyler yaşarız. Ben bu birkaç ana duyguyu koruma taraftarıyım.

Hiç yorum yok: